Zeytinyağı olmadan patlıcan bir hiç! Gerçek bu...
Ancak yağla bürünleştiğinde lezzetlenen bu sebze, mutfağımızın muhteşem yorumu , karnıyarık yemeğiyle , adeta asilleşiyor. Eskiden patlıcan sadece mevsiminde yani yazın bulunabilirdi ve karnıyarık yaz menülerinin vazgeçilmeziydi. Karnıyarık ve yanında pilav, anneannemin , sardunya ve fesleğen kokulu balkonunda verdiği ziyafetleri hatırlatır bana.Yemeğin özü , patlıcanın yağla bütünleşmesi ve içine konan kıymalı için lezzetinde. Patlıcan alacalı soyulur, çizgili pijama gibi ,yağı dengeli çeksin diye. İçine konan harcın da tabii çok lezzetli olması gerekiyor ki yemek lezzetli olsun . İşte anneannemin tarifinin püf noktaları:
Püf Noktaları:
-Karnıyarık yapmak için seçeceğiniz patlıcanlar oval ve orta boy olmalı.Sapları yeşil, taze , yumuşak patlıcanlar seçilmeli.Patlıcanlar kesinlikle çekirdekli ve sert olmamalı.
-Patlıcanları kızartacağınız yağa tuz atın böylece lezzete lezzet katın.
-Kıymalı harcın içine doğrayacağınız sivri biberleri de kızarttıktan sonra küçük küçük doğrayarak koyun.Bu lezzeti artıran bir unsur.
-Pişirmeden önce üzerini domates ve kızarmış biberle süsleyebilirsiniz.
-Karnıyarık fırında pişirilmeli.
-Pişirildikten sonra servis edilmeden önce 5-6 saat dinlendirilmeli, ertesi gün servis edilmesi daha uygun.
Malzemeler:
-8 orta boy patlıcan
-250 g yağsız ince çekilmiş kıyma
-2 orta boy soğan
-2 diş sarımsak
-1 tutam maydanoz
-4 orta boy domates
-8 adet sivri biber
-1 kaşık tereyağı ve zeytinyağı (içi için)
-patlıcan ve biberleri kızartmak için zeytinyağı
-tuz
-karabiber
-1 tutam maydanoz
Yapılışı:
-Patlıcanları alacalı soyup sapını kesin ve tuzlu suya koyun, 10-15 dakika bekletin.
-Islanan patlıcanları sudan çıkararak kurulayın ve kızarmaya hazır hale getirin.
-Kızartma tavasına yağı koyun , tuz atın ve kızdırın .Patlıcanları ortadan 1.5 cm derinlikte boyuna çizerek kızartın. Sivri biberleri de , ucunu delerek, aynı yağda kızartın.
-Kızarmış patlıcan ve biberleri kağıt havlu üzerine alın.Kızarmışbiberlerin içini çıkarıp kabuklarını soyun ve 1 cm aralıklarla doğrayıp kenarda bekletin.
-Diğer tarafta çok ince doğranmış soğan,2 adet sivri biber, 1 kaşık tereyağı , 2 yemek kaşığı zeytinyağı ve kıymayı koyup pişmeye bırakın.Suyunu çekince kadar pişirip kavurmaya bırakın.Kavrulan kıyma karışımının içine 4 adet orta boy domatesi kabuklarını soyarak küp küp doğrayarak ilave edin.Suyunu çekene kadar pişirin.
-Pişen içe, kızartmış olduğunuz ve doğradığınız sivri biberleri,çok ince doğranmış sarımsakları, karabiberi ve yine ince doğranmış maydanozu ilave edip karıştırın ve 1-2 taşım daha kaynatın.
-Patlıcanları yarılan kısımlarını açarak tepsiye yerleştirin.İçlerine tuz serpin.Hazırlanan içi patlıcanların ortasına doldurun. üzerini halka domateslerle süsleyin.Tepsiye , dibini kaplayacak kadar kaynar su ilave ederek 200 derece fırında en az 20 dakika pişirin.
Perşembe, Haziran 21, 2012
Perşembe, Haziran 14, 2012
Bahçede ilk Sofra/ Bahçede Sofra Düzeni
Hava çok serin, yağışlı, çok güneşli derken pazar sabahı kahvaltısını bahçede yapmayı başardık. Böylece çocukların isteği de gerçekleşmiş oldu.
Soframın bahçenin renkleriyle uyumlu olmasını istedim. Bu nedenle bahçenin değişik tonlarda yeşiline, güllerin pembesine, sarmaşık çiçeğinin moruna ve karanfillerin fuşya rengine uyumlu tabak ve masa örtüsü kullandım.
Menüde Neler Var:
1)Bol taze naneli , vazgeçilmez kısır.
2)Zeytinyağında patates
3)Biber -domates sosu.
4)Zeytinyağlı yaprak sarması.
5)Su böreği.
6)Profiterollü pasta (Özsüt).
7)Halamın patatesli yufka böreği.
8)Çilek
Pazar, Haziran 10, 2012
Fotoğraflarla Litvanya-Vilnius-Vilkaviskis/ Litvanya Resimleri/ Litvanya Gezi Notları- Alışveriş-Yemek
Dünyanın her yeri görülmeye değer!
Bu inançla Litvanyadayız. Aslında bu ülkeye yolculuk yaparken bizi neyin beklediğini gerçekten bilmiyordum.Meğer orada saygılı , misafirperver, huzurlu, kendi halinde ülkesi için çalışan insanlar yaşıyormuş.Hiç ummadığımız kadar sıcakkanlı ve eğlenceli insanlar...
Litvanya 'ya Türkiye 'den direkt uçuş bulunmuyor, Luthfansa havayoluyla 3 aktarma yaptıktan sonra , Vilnius havaalanına ulaşmayı başardık. Bizi en çok şaşırtan durum havaalanında kimsenin pasaportumuzu sormaması oldu. Pasaportumuzda bu ülkeye giriş ya da çıkış yaptığımıza dair bir ibare yok. Daha da ilginci otelde de kimlik ve pasaport kaydı yapılmadı. Gecenin ilerleyen saatinde taksiyle Otelimize giderken, yolların çok ıssız oluşu ve etrafta hiç arabanın olmaması bizi biraz ürküttü. Ne de olsa kalabalık ve çok hareketli bir ülkeden geliyoruz, sessiz ve ıssız sokaklara alışık değiliz. Litvanya 'da geçirdiğimiz bir haftanın sonunda , ülkede güvenlik sorunu olmadığına karar verdik. Sanırım bu nedenle rahat davranıyorlar.
Dar sokaklar, gotik , barok, rönesans ve klasik mimariyi yansıtan yapılarıyla, geçmişi , tarihi, eskinin ince zarafetini hissettiriyor.Tarih çok iyi korunmuş, her yer tertemiz ,düzgün ve yemyeşil. Başkent Vilnius UNESCO dünya miras listesinde.Litvanya 'nın toplam nüfusu 3.5 milyon. Vilnius'da ise 500 bin civarında insan yaşıyor.Para birimi "Litas ".Litvanya henüz Euro 'ya geçmediği için diğer Avrupa ülkelerine göre oldukça ucuz .
St . Anne Kilisesi Litvaya'nın ve hatta dünyanın en güzel gotik kilisesi. Efsaneye göre Napolyon bu kiliseyi öyle muhteşem bulmuşki avucunun içine alıp Paris'e götürmek istemiş.
"Vilnia " Neris nehrinin küçük bir kolu. Bu küçük akarsu üzerinde bulunan bir köprü de karşımıza çıktı rengarenk kilitler. Sevgililer, evlenecek olanlar aşklarının sonsuza dek sürmesi için isimlerini kilitlere yazıp köprüye asıyorlar.
Katolik Katedrali ve Katedral meydanı, şehrin en büyük meydanı ve merkezi , tüm sokaklar buraya açılıyor.Katedral 13. yy da Kral Mindaugas tarafından inşaa edilmiş.
Meydanda bulunan çan kulesi bir çok kişinin buluşma noktası. Vilnius 'un en hareketli noktası burası.
İnanışa göre Katedral meydanında bulunan bu taşın üzerinde üç kere dönüp bir dilek dilerseniz gerçekleşebilirmiş.
Katedrale , Gediminas kalesinden bakış...
Neris nehri Vilnius şehrini ikiye bölüyor. Eski şehir nehrin sol yakasına yayılmış. Fotoğrafta da gördüğünüz gibi nehrin sağ tarafında modern , yüksek binalar, alışveriş merkezleri var. Sol taraf ise ortaçağdan kalma haliyle korunmuş.
Vilnius'un en ünlü ve en çok turist çeken caddesi, " Pillies" . Cafeler , restaurantlar ve alışveriş mağazaları burada. Göz alıcı gotik yapılar dikkat çekiyor..
Pillies 'de bir cafe önü... Cuma ve Cumartesi akşamları çok kalabalık ve cadde boyunca gençler sık sık gösteri yapıyor.
Bir başka ünlü caddede , Gedimino caddesinde bulunan opera ve tiyatro binasının girişi.
Gedimino caddesinde ulaşımı sağlayan troleybuss görülüyor... 1993 yılında Sovyetler Birliğinden ayrılan ve bağımsız bir devlet olan Litvanya geçmişin izlerini tam anlamıyla silememiş. Şehrin dış mahallelerinde bulunan sevimsiz yapıların, ulaşım araçlarının , yolların eskiliği göze çarpıyor. Eğitim ülkedeki en önemli konu.
Şanslıyız ki güneşli bir günde buradayız ve fotoğraflar harika çıktı. Bir masal diyarından alınıp konulmuş gibi duran bu şato ,Vilnius 'a 28 km uzaklıkta, Belarus sınırına yakın Trakai şehrinde bulunuyor.
Şato, Galve gölünün ortasında bir adada inşa edilmiş , etrafı tamamen su ile çevrili ve tahta köprü ile şehre bağlantılı. Efsaneye göre 13. yüzyılda bir av partisinden dönen Dük Gediminas , gölün ortasındaki adayı görmüş ve buraya muhteşem bir şato inşaa ettirmeye karar vermiş. Şato müze olarak ziyerete açık.
Trakai 'de evler...Burada Ruslar, Litvanyalılar, Polonyalılar , Tatarlar ve 15 yy. da bu bölgeyi koruma amaçlı Kırımdan getirilen Musevi Karay Türkleri birarada yaşıyor.
LİTVANYA ' DA NE YENİR - GELENEKSEL YEMEKLER
Otelimizin önerisiyle , Pillies sokağında bulunan, geleneksel yemekleriyle ve klasik dekorasyonuyla bilinen " Forto DVARAS" restorana gittik. Geleneksel Litvanya mutfağı oldukça yağlı ve kalorili. En bilinen yemek " Cepelinas " içinde et veya peynir olan ve zepline benzetilen patates toplarından oluşuyor. Pek çok yemekte patates var . Patates ve peynirin birleştiği yemekleri ben çok beğendim.
Patatesli pankek ve lor peynirli sarımsaklı sos.
Çikolata ve bademden oluşan geleneksel tatlı.
Kayısılı , üzeri kremalı cheesecake. Tarifini alamadığım için hayıflandığım muhteşem lezzet.
Bu böreğin adı " Karıncaların Evi" içi peynirli , üzerine haşhaş tohumu serpilmiş ve yağda kızartılmış.
Orjinal ismi " Skruzdelynas". Bizim puf böreğini andırıyor , çok lezzetli.
Bizim Kıbın diye bildiğimiz kibinas (Tekili kibinai) , Litvanyalı dostlarımızın dediğine göre Ermeni mutfağından.Ama pek çok kaynağa göre Litvanya mutfağına Karay Türkleri vasıtasıyla geçmiş. İçi genelde etli hazırlanmakla birlikte , burada bize ikram edilen peynirliydi ve enfesti. Tarifini bizim için yapan arkadaştan aldım en kısa zamanda " zeytinağacında " olacak...
Sebzeli omlet veya sade omlet kahvaltı için sunulan alternatifler...
İçi peynirli patates topları.
Çavdarlı ekmek ya da kara ekmeğin pek çok çeşidi popüler ve farklı versiyonlarını marketlerde bulmak mümkün. Orjinal ismi, "Bociu" olan ekşi çavdar ekmeği çorbayla ve sandviç ekmeği olarak tüketiliyor.
Kek ağacı,marketlerde değişik boylarda çokça satılıyor, heryerde bulmak mümkün, sivri uçları koparılarak yeniyor, bisküvi sertliğinde ve çok tatlı değil.
Markette ekmek reyonu. Litvanyalıların zeytin ve zeytinyağı tüketiminin, markettlerdeki ürün çeşitliliğine bakarak , bir kuzey ülkesinden beklenmeyecek kadar fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz..
Dziugas , Litvanyanın geleneksel peynirinin adı.Bu peynir 12, 18, 36 veya 48 ay sabırla bekletilip olgunlaştırılıyor.
Rengi ve kokusu ile tamamen orjinal , sert , pürtüklü ve bekletildiği süreye göre kavuniçine dönen rengiyle , Litvanya 'nın gururla sunduğu geleneksel peyniri.
LİTVANYA 'DA ALIŞVERİŞ
Tasarım seramik eşyaların satıldığı mağaza Pillies' de. Litvanya'nın hand made seramik markası "Interios " un Paris , Vilnius ve Kaunas da şubeleri bulunuyor.
Bardaklar yine aynı mağazadan tasarım ve oldukça kullanışlı.
Katedral meydanına yakın bir yerde rastladığımız bu seyyar ahşap işleri standında , daha önce görmediğimiz güzellikte , tasarım ahşap ürünleri sergileniyor. Usta Adomas Kausinis , hiçbirşey satın almadığımız için üzüldü sanırım.
Yine Pillies sokağında rastladığımız " Linen " mağazası, kumaş , örtü, geleneksel çizgiler taşıyan kıyafetler satıyor.
El işlemeli runner ve yastıklar gerçekten dikkat çekiciydi.
Amber (Kehribar) , Litvanya ile bütünleşmiş bu parlak ve değerli taş , heryerde var. Öğrendiğim bir gerçek beni oldukça şaşırttı . Litvanya 'da sadece yaşlı kadınlar amber takıyormuş. Gençler ve kendini yaşlı hissetmeyenler amberden uzak duruyormuş.
VILKAVISKIS
Vilkaviskis , başkent Vilnius 'a 170 km uzaklıkta 14 bin kişinin yaşadığı bir şehir. Burada da sevimsiz apartmanlar yok değil ama insanların oturduğu evler genelde bahçeli. Yukarıdaki fotoğraf 100 yıllık bir eve ait.
Bir evin bahçesinde gördüğüm ahşap baykuşlar. Baykuş , Litvanya 'da erdemin simgesiymiş.
Şehir kilisesi.
Şehir kütüphanesi.
Çarşamba günü kurulan yerel pazar. Teyzeler çiçek soğanı ve fide satıyorlar.
Nergisler . Nisan ayında bahçeler ve çiçekçiler nergislerle dolu. Sarımsak turşuları ve saf bal.
Litvanya'nın amblemi.
Vilkaviskio Krasto Muziejus
Asil Gavronskiene ailesine ait olan ev şu an müze . Yerel kıyafetler sergileniyor.
Mobilyalar 19. yy. da Chichago dan getirtilmiş.
Müzede yerel ekmeklerin ve tereyağının tanıtımı.
Ve gezimizin sonu...Vilnius havaalanından geri dönüş. Hoşçakal Litvanya !
Bu inançla Litvanyadayız. Aslında bu ülkeye yolculuk yaparken bizi neyin beklediğini gerçekten bilmiyordum.Meğer orada saygılı , misafirperver, huzurlu, kendi halinde ülkesi için çalışan insanlar yaşıyormuş.Hiç ummadığımız kadar sıcakkanlı ve eğlenceli insanlar...
Litvanya 'ya Türkiye 'den direkt uçuş bulunmuyor, Luthfansa havayoluyla 3 aktarma yaptıktan sonra , Vilnius havaalanına ulaşmayı başardık. Bizi en çok şaşırtan durum havaalanında kimsenin pasaportumuzu sormaması oldu. Pasaportumuzda bu ülkeye giriş ya da çıkış yaptığımıza dair bir ibare yok. Daha da ilginci otelde de kimlik ve pasaport kaydı yapılmadı. Gecenin ilerleyen saatinde taksiyle Otelimize giderken, yolların çok ıssız oluşu ve etrafta hiç arabanın olmaması bizi biraz ürküttü. Ne de olsa kalabalık ve çok hareketli bir ülkeden geliyoruz, sessiz ve ıssız sokaklara alışık değiliz. Litvanya 'da geçirdiğimiz bir haftanın sonunda , ülkede güvenlik sorunu olmadığına karar verdik. Sanırım bu nedenle rahat davranıyorlar.
Dar sokaklar, gotik , barok, rönesans ve klasik mimariyi yansıtan yapılarıyla, geçmişi , tarihi, eskinin ince zarafetini hissettiriyor.Tarih çok iyi korunmuş, her yer tertemiz ,düzgün ve yemyeşil. Başkent Vilnius UNESCO dünya miras listesinde.Litvanya 'nın toplam nüfusu 3.5 milyon. Vilnius'da ise 500 bin civarında insan yaşıyor.Para birimi "Litas ".Litvanya henüz Euro 'ya geçmediği için diğer Avrupa ülkelerine göre oldukça ucuz .
St . Anne Kilisesi Litvaya'nın ve hatta dünyanın en güzel gotik kilisesi. Efsaneye göre Napolyon bu kiliseyi öyle muhteşem bulmuşki avucunun içine alıp Paris'e götürmek istemiş.
"Vilnia " Neris nehrinin küçük bir kolu. Bu küçük akarsu üzerinde bulunan bir köprü de karşımıza çıktı rengarenk kilitler. Sevgililer, evlenecek olanlar aşklarının sonsuza dek sürmesi için isimlerini kilitlere yazıp köprüye asıyorlar.
Katolik Katedrali ve Katedral meydanı, şehrin en büyük meydanı ve merkezi , tüm sokaklar buraya açılıyor.Katedral 13. yy da Kral Mindaugas tarafından inşaa edilmiş.
Meydanda bulunan çan kulesi bir çok kişinin buluşma noktası. Vilnius 'un en hareketli noktası burası.
İnanışa göre Katedral meydanında bulunan bu taşın üzerinde üç kere dönüp bir dilek dilerseniz gerçekleşebilirmiş.
Katedrale , Gediminas kalesinden bakış...
Neris nehri Vilnius şehrini ikiye bölüyor. Eski şehir nehrin sol yakasına yayılmış. Fotoğrafta da gördüğünüz gibi nehrin sağ tarafında modern , yüksek binalar, alışveriş merkezleri var. Sol taraf ise ortaçağdan kalma haliyle korunmuş.
Vilnius'un en ünlü ve en çok turist çeken caddesi, " Pillies" . Cafeler , restaurantlar ve alışveriş mağazaları burada. Göz alıcı gotik yapılar dikkat çekiyor..
Pillies 'de bir cafe önü... Cuma ve Cumartesi akşamları çok kalabalık ve cadde boyunca gençler sık sık gösteri yapıyor.
Bir başka ünlü caddede , Gedimino caddesinde bulunan opera ve tiyatro binasının girişi.
Gedimino caddesinde ulaşımı sağlayan troleybuss görülüyor... 1993 yılında Sovyetler Birliğinden ayrılan ve bağımsız bir devlet olan Litvanya geçmişin izlerini tam anlamıyla silememiş. Şehrin dış mahallelerinde bulunan sevimsiz yapıların, ulaşım araçlarının , yolların eskiliği göze çarpıyor. Eğitim ülkedeki en önemli konu.
Kadın erkek herkesin şık ve güzel olduğu , adım başı çiçekçi dükkanına rastlanılan , elinde çiçekle yürüyenlerin fazlaca görüldüğü , 1 lita karşılığı aldığınız ürüne sıradışı bir hediye paketi yaptırabileceğiniz, telaşın, kalabalığın , ve trafiğin olmadığı bir ülke burası.
TRAKAI ŞATOSUŞanslıyız ki güneşli bir günde buradayız ve fotoğraflar harika çıktı. Bir masal diyarından alınıp konulmuş gibi duran bu şato ,Vilnius 'a 28 km uzaklıkta, Belarus sınırına yakın Trakai şehrinde bulunuyor.
Şato, Galve gölünün ortasında bir adada inşa edilmiş , etrafı tamamen su ile çevrili ve tahta köprü ile şehre bağlantılı. Efsaneye göre 13. yüzyılda bir av partisinden dönen Dük Gediminas , gölün ortasındaki adayı görmüş ve buraya muhteşem bir şato inşaa ettirmeye karar vermiş. Şato müze olarak ziyerete açık.
Trakai 'de evler...Burada Ruslar, Litvanyalılar, Polonyalılar , Tatarlar ve 15 yy. da bu bölgeyi koruma amaçlı Kırımdan getirilen Musevi Karay Türkleri birarada yaşıyor.
LİTVANYA ' DA NE YENİR - GELENEKSEL YEMEKLER
Otelimizin önerisiyle , Pillies sokağında bulunan, geleneksel yemekleriyle ve klasik dekorasyonuyla bilinen " Forto DVARAS" restorana gittik. Geleneksel Litvanya mutfağı oldukça yağlı ve kalorili. En bilinen yemek " Cepelinas " içinde et veya peynir olan ve zepline benzetilen patates toplarından oluşuyor. Pek çok yemekte patates var . Patates ve peynirin birleştiği yemekleri ben çok beğendim.
Patatesli pankek ve lor peynirli sarımsaklı sos.
Çikolata ve bademden oluşan geleneksel tatlı.
Kayısılı , üzeri kremalı cheesecake. Tarifini alamadığım için hayıflandığım muhteşem lezzet.
Bu böreğin adı " Karıncaların Evi" içi peynirli , üzerine haşhaş tohumu serpilmiş ve yağda kızartılmış.
Orjinal ismi " Skruzdelynas". Bizim puf böreğini andırıyor , çok lezzetli.
Bizim Kıbın diye bildiğimiz kibinas (Tekili kibinai) , Litvanyalı dostlarımızın dediğine göre Ermeni mutfağından.Ama pek çok kaynağa göre Litvanya mutfağına Karay Türkleri vasıtasıyla geçmiş. İçi genelde etli hazırlanmakla birlikte , burada bize ikram edilen peynirliydi ve enfesti. Tarifini bizim için yapan arkadaştan aldım en kısa zamanda " zeytinağacında " olacak...
Sebzeli omlet veya sade omlet kahvaltı için sunulan alternatifler...
İçi peynirli patates topları.
Kek ağacı,marketlerde değişik boylarda çokça satılıyor, heryerde bulmak mümkün, sivri uçları koparılarak yeniyor, bisküvi sertliğinde ve çok tatlı değil.
Markette ekmek reyonu. Litvanyalıların zeytin ve zeytinyağı tüketiminin, markettlerdeki ürün çeşitliliğine bakarak , bir kuzey ülkesinden beklenmeyecek kadar fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz..
Dziugas , Litvanyanın geleneksel peynirinin adı.Bu peynir 12, 18, 36 veya 48 ay sabırla bekletilip olgunlaştırılıyor.
Rengi ve kokusu ile tamamen orjinal , sert , pürtüklü ve bekletildiği süreye göre kavuniçine dönen rengiyle , Litvanya 'nın gururla sunduğu geleneksel peyniri.
LİTVANYA 'DA ALIŞVERİŞ
Tasarım seramik eşyaların satıldığı mağaza Pillies' de. Litvanya'nın hand made seramik markası "Interios " un Paris , Vilnius ve Kaunas da şubeleri bulunuyor.
Bardaklar yine aynı mağazadan tasarım ve oldukça kullanışlı.
Katedral meydanına yakın bir yerde rastladığımız bu seyyar ahşap işleri standında , daha önce görmediğimiz güzellikte , tasarım ahşap ürünleri sergileniyor. Usta Adomas Kausinis , hiçbirşey satın almadığımız için üzüldü sanırım.
Yine Pillies sokağında rastladığımız " Linen " mağazası, kumaş , örtü, geleneksel çizgiler taşıyan kıyafetler satıyor.
El işlemeli runner ve yastıklar gerçekten dikkat çekiciydi.
Amber (Kehribar) , Litvanya ile bütünleşmiş bu parlak ve değerli taş , heryerde var. Öğrendiğim bir gerçek beni oldukça şaşırttı . Litvanya 'da sadece yaşlı kadınlar amber takıyormuş. Gençler ve kendini yaşlı hissetmeyenler amberden uzak duruyormuş.
VILKAVISKIS
Vilkaviskis , başkent Vilnius 'a 170 km uzaklıkta 14 bin kişinin yaşadığı bir şehir. Burada da sevimsiz apartmanlar yok değil ama insanların oturduğu evler genelde bahçeli. Yukarıdaki fotoğraf 100 yıllık bir eve ait.
Bir evin bahçesinde gördüğüm ahşap baykuşlar. Baykuş , Litvanya 'da erdemin simgesiymiş.
Şehir kilisesi.
Şehir kütüphanesi.
Çarşamba günü kurulan yerel pazar. Teyzeler çiçek soğanı ve fide satıyorlar.
Nergisler . Nisan ayında bahçeler ve çiçekçiler nergislerle dolu. Sarımsak turşuları ve saf bal.
Litvanya'nın amblemi.
Vilkaviskio Krasto Muziejus
Asil Gavronskiene ailesine ait olan ev şu an müze . Yerel kıyafetler sergileniyor.
Mobilyalar 19. yy. da Chichago dan getirtilmiş.
Müzede yerel ekmeklerin ve tereyağının tanıtımı.
Ve gezimizin sonu...Vilnius havaalanından geri dönüş. Hoşçakal Litvanya !
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)