Bengal Pasta

11 yaşındayım (yıl 1984). Yaz tatili için Fethiye 'deyiz. Aklımda kalanlar:

• Denizin mavisi, adalar turu, sakinlik...
• Sığla ağacının kokusu,
• Küçük bir motorla denize açılıp alabora olma tehlikesi geçirişimiz...
• Yanıklar köyünden kendi ellerimizle toplayıp satın aldığımız sebze ve meyveler...
• Sahildeki Roma dondurmacısı, kediler , olta takımları, mazot kokan yatlar...
  
• Bana kurallı yüzmeyi gösteren ( o zaman 80 yaşındaydı) Talat Yüzmen 'le tanışmam. Kendisi 1930 'lu yıllarda İstanbul Fenerbahçe'den adalara defalarca yüzdüğü için soyadı bizzat Atatürk tarafından ödül olarak verilmiş. Ben tanıdığımda da adalara yüzebilecek kadar dinç ,nev-i şahsına münhasır bir kişilikti.
  
• Fethiye 'de yaşayan Nebahat Hanım 'ın yemek daveti, ferah evi ve hoş sohbeti..

İşte bengal pastanın öyküsü burada başlıyor. Nebahat teyze 'nin yemek sonrası ikramı nefis pastanın tarifini özenle yazdığımı gayet net hatırlıyorum.Bu tarif geçenlerde eski bir kitabın arasından çıktı. Yufkaların teker teker açılıp pişirilmesi zaman alıyor ama değer!
Malzemeler
Hamur için:

• 1 çay bardağı süt
• 1 çay bardağı zeytinyağı
• 1 çay bardağı esmer şeker
  
• 1 yumurta
  
• 1 çay kaşığı silme karbonat
• aldığı kadar kepekli un (ele yapışmayan yumuşak bir hamur)

Kakaolu Krema

• 750 ml süt üzeri su ile 1 litreye tamamlanacak.
• 3 kaşık tepeleme kepekli un
  
• 2 çay bardağı esmer şeker
• 1 paket vanilya
• 3 yemek kaşığı kakao

Beyaz Krema

• 1 lt süt
• 2 kaşık tepeleme kepekli un
• 2 kaşık buğday nişastası
  
• 1,5 çay bardağı esmer şeker
• 1 paket vanilya
• 1-2 fiske incecik rendelenmiş limon kabuğu
  

Yapılışı

1. Beyaz krema ile kakaolu kremayı pişirin , blendırdan geçirin.Soğuması için bir kenara koyun.
   
2. Hamur için önce tüm sıvıları karştırın.Karbonat ekleyin.Unu eleyerek azar azar katıp , yumuşak bir hamur elde edin.
3. Hamuru 6 parçaya bölün.Yarım saat kadar dinlendirin.
4. Her birini 24-25 cm (yemek tabağının ters çevrilmiş halini ölçü olarak kullandım)çapında açıp yağlı kağıt serilmiş fırında teker teker , pembeleşinceye kadar pişirin.



5. Piştikten sonra kenarlarında düzeltme yapıp, hepsini aynı boya getirin.
6. Pasta tabağına bir yufka alıp önce bol beyaz krema sürün.Üstüne diğer yufkayı kapatıp kakaolu kremadan sürün. Bu şekilde devam ederek 6 yufkayı bitirin. Ben kremaları dengeli süremedim. (kremaların bir kısmı daha yapım aşamasında çocuklar tarafından tüketildi :)
   
7. Kremaların kenarlardan taşmasını sağlayın. En üste kakaolu kremayı sürün.
8. Bir gece dinlendirip sevdiklerinize ikram edin.

(esas tarifte beyaz şeker ve beyaz un ile hamuru için 1/2 paket margarin, krema için ise 1/4 oranında margarinle her birine iki yumurta kullanılmıştır.)

Pişirdiğim Türk kahvesiyle birlikte pastayı eşime, çok sevdiği kirazlarla ikram ettim. Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır ya.İnşallah bu bir dilim pastanın da hatırı senelerce olur...

Yeşil ve Kırmızı

Fotoğrafları yolluyorum ama mutfağımdaki kokuyu nasıl göndermeli, çok daha etkileyici!Yeşil fasulyeden çıkan rahiya ile köz biberlerin kokusu zeytinyağıyla buluşup sarımsağa değerse ne olur ?Mutfağın çekim alanına girenler bal yapacak arının onlarca kilometre uzaktan çiçek kokusunu alıp körlemesine uçması gibi mutfak masasının etrafında buluşur. Değerlendirme sonucu:
Koku + tat+ renk+ besin değeri + düşük kalori = 100 üzerinden 100 puan .



Yeşil Fasulye Diplemesi

Ünye yıllarına ait ve Karadeniz'e özgü bir yemek . Ünye'deki komşularımdan değerli dostum Sevim Abla'dan öğrendim,daha pek çok şeyle birlikte.Yarım kilo yeşil fasulyeyi yıkayıp ayıklayın, herbirini üçe bölüp tencereye 1 baş soğan (ince doğranmış ),tuz ve 2 kaşık zeytinyağı ile birlikte ekleyin. Yeşil fasulyeler rengini koyulaştırana kadar çevirin.1,5 çay bardağı kepekli pirinci suda biraz kaynatın. Gaziantep'e ait "Dimyat" marka kepekli pirinç kullanıyorum.Pirinçleri fasulyelerin üzerine serin. En üste de yarım çay bardağı kara bulgur koyun. Biraz su... Yeşil fasulyeler yumuşayana kadar pişirin.Piştiklerini kokusundan da anlayabilirsiniz zevkle...



Köz Kırmızı Biber Salatası

Rengine ve kokusuna dayanılmayacak bir tarif...Kırmızı biberleri yıkayıp, közledikten sonra kabuklarını sıyırın. Tekrar yıkayıp tencereye doğrayın. Bir iki diş sarımsakla birlikte zeytinyağında kısık ateşte mis kokusu çıkana kadar çevrin. Rengini ortaya çıkaracak bir tabağa alıp yoğurtla birlikte sofraya yollayın.

Gelincikistan 'a Hoşgeldiniz

Burası bir masal ülkesi, kırmızının ve yeşilin hüküm sürdüğü.

Özgürlüğün, zarafetin , güzelliğin , hüznün , aşkın, acının, hassaslığın, tükenmez sevginin yaşandığı gelincikler diyarı...

Burada yalana, nefrete, kine , önyargıya yer yok...

Seviyorum seni, dostum ,arkadaşım, sevdiğim diye salınan gelincikler... Söyleyin şarkınızı:

Seviyorum seni,
Ekmeği tuza banıp yer gibi.
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi.

Her akşam seninle ,
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz alır beni

Güneşin çocukları , aydınlık günlerin çiçekleri ekmeğiniz, suyunuz, tuzunuz , zeytininiz ve sevdiğiniz (sevdikleriniz ) hiç eksik olmasın.

Kırmızı ,turuncu,iri yapraklı , minik nasıl olursanız olun yok birbirinizden farkınız ... Siz Gelinciksiniz öyle değil mi...

Gelincik Prensesi dokunduğun yer hep gülümsesin senin gibi...

Arkadaşlar gelincikler öyle bir yüreğimi hoplatıyordu ki onlarca fotoğraf çektim. Nerede mi buldum onları? Yol kenarlarında, yürüyüş güzergahımdaki boş arsada, orda ,burda , heryerde gözüme çarpıyor. Gittiğim yerlerde onları takip ediyorum anlayacağınız.Görmeden, baş çevirip bakmadan geçmek mümkün mü hiç... Yaz müjdecileri ! Sevgi çiçekleri gelincikler...

Not :Şiir Nazım Hikmet Ran 'a aittir.

Kıtır Ekmekli Bahçe Salatası

Körpecik ıspanak yaprakları,
Mini mini dereotları,
Tazecik tereler,
Narin yeşil soğanlar,
Bizden habersiz bahçenin bir köşesinde almış yürümüş dedemsakalı ve radika otları,
Mis kokulu maydanozlar,
Bahçeden toplanır,
Tertemiz mahsuller şöyle bir yıkanır ve kurulanır,
Kıtır pizza ekmeği üzerine yerleştirilir.
Aralarına ev yapımı lor serpiştirilir,
Etrafına minik domatesler dizilir.
Üzerine (Tariş 'in Organik Sızması+ limon suyu + çok az Tariş üzüm sirkesi) karışımı gezdirilir.
Salata tabağı dünyanın en lezzetli yemeği hazırlanmışçasına gururla taşınır.
Sofranın tam ortasına konulur.
Ve önce biraz seyredilir.
Sonra bir parça ekmek koparılır, arasına yeşillikle birlikte lor yerleştirilir.
Tadılır , yavaaş yavaş çiğnenir.
Topraktan sofraya uzanan serüvende yaşananların hazzıyla doyulur .
Ve bunların hiçbiri rüya değil diye şükredilir...

(not: kıtır ekmeği , yaş maya, süt, kepekli un ve sızma zeytinyağı ile hazırladım.)

Patlıcanlı Dizme

Patlıcanlı yemek tariflerine merhaba!
Bahar geldi geliyor derken, işte mayıs sonundayız. Yaz geldi artık.Bu mevsim bereketiyle gelir hep.Kiraz, çilek, vişne, şeftali, kayısı, kavun, karpuz....Bu meyveleri yerseniz doyarsınız zaten. Lezzetli sulu domatesler, yeşilliklerle birlikte,taze patlıcan, bamya , bezelye, yeşil fasulye...Hafifletir insanı.
Patlıcan yemeği etli olmasına rağmen oldukça hafif ve özel misafirler için pişirildi.Tüm malzemeler çiğ olarak konulup kısık ateşte pişiriliyor.Tarifi, defterime aldığım nota göre, geçmiş yıllarda yayınlanan mutfak keyfi programından yazmışım.
Malzemeler

• 3 adet uzun patlıcan
• 1 yemek kaşığı domates salçası eklenmiş 2 su bardağı kadar su
  
• 2 baş orta boy soğan
• 2 adet iri kırmızı biber
• 4- 5 adet yeşil biber
• 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  
• 3 adet domates

iç malzemesi

• 1 yumurta
• iki avuç kadar ekmek içi
• yeni bahar, kekik, kimyon, tuz ( ayrıca 2 diş sarımsak ekledim)
  
• 500 gr. kıyma
  

Yapılışı

1. Patlıcanları alacalı soyup, uzunlamasına verev kesin. Tuzlayıp, acısı çıkana kadar bekletin.
2. Soğanları, kızmızı biber , yeşil biber ve domatesleri halka halka doğrayıp geniş yayvan bir tencerenin dibine sırasıyla yayın, zeytinyağını gezdirin.
   
3. Diğer tarafta kıymayı , yumurta ve ekmek ile yoğurup , baharat ekleyin.İyice yoğurun.
4. Acısı çıkan patlıcanları yıkayıp suyunu sıkın.Verev aralarına kıymayı doldurup , tencereye dizin .
5. 2 bardak kadar domates salçalı suyu ekleyip , kapağını kapatarak pişirin.Gerekirse su ilavesi yapabilirsiniz.
   

Vişneli Dondurma

Dondurma yemeye buyurun!
Çikolata ve dondurma sevmeyen bir -iki kişi tanıdım. Ben kesinlikle bu gruba dahil değilim.Çikolatayı bitter yani sütsüz yediğinizde ve tadında bıraktığınızda faydası var kilo aldırmaz. Dondurma besleyici ve rahatlatıcı. Vişneli dondurma benim ilk denemem. Neden vişneli derseniz, derin dondurucumun kalan son vişnelerini kullanmak istedim.Meyveli dondurma sevmem de kızlar için hoş olur diye düşündüm. Zeynep seve seve yedi.Dondurma deyince aklıma Maraş usulü gelir öncelikle. Onu da en iyi üreten MADO . Yalnız pakette aldığınızda içeriğinde birçok anlaşılmaz maddenin olduğunu göreceksiniz.Vanilyalı ve sakızlı dondurmayı da denemeyi istiyorum.Sakızlı dondurma demişken Cunda 'yı anmadan geçemeyeceğim.En lezzetli sakızlı dondurmayı Cunda Adasında yedim.Bir gittiğimde bu dondurmanın lezzet sırrını öğreneceğim.
Ama düşününce buldum galiba:Bu lezzet Cunda Adası'nın güzelliğinde ve yaşanılan anların mutluluğunda gizli...
Malzemeler

• 2 su bardağı şeker
• 500 gr. vişne
• 3 adet yumurta akı
• 2 bardak su

Yapılışı

1. Vişnelerin çekirdeklerini çıkarıp , rondodan geçirin. Tel süzgeçte suyunu süzün.
   
2. Şeker ile yumurta aklarını birlikte halledip, vişne suyu ve su ile karıştırın.
3. Kalıba boşaltıp arasıra karıştırarak dondurun.
   

Not: Tarif Gönül Candaş ' ın kitabından...

Hatıra Kutusu

Sevgili Hatice Özdemir (Portakalağacı) hepimizi sanal ortamda biraraya getirdi. Türkiye 'de bir ilki başardı . Onun sayesinde bir aile olduk .Sıcak , samimi bir o kadar da faydalı ...Eski mektupların içtenliği sanal ortamda da yakalandı. Biz bir aileyiz, komşuyuz , kardeşiz artık. Teşekkürler Hatice, teşekkürler diğer blog kardeşlerim, komşularım...

Dedem'den kalan eski ahşap bir kutum var. Nadiren açılan içinde hatıraların gizlendiği...Haftasonu aklıma geldi ve kutunun kapağını açtım. Zaman geçtikçe bende unutuyorum içinde ne var ne yok. Karşıma çıkanlar sürpriz oluyor.Eski taşlar, sedef bir kolye, gazete küpürleri,çouklarımın doğduğu güne ait bir kaç gazete, küçük hatıra defterim, eski mektuplar ve kendi yaptığım kartlar. Mektup ve kartlara kuru çiçeklerle süsleme yapmışım. Bunları görünce tekrar çiçek kurutmak için heveslendim.Sarı mine çiçeği ve zeytin yapraklarını kitap arasında kuruttum.

Eşimin hediyesi gülleri , havadar ve gölge bir kapının üstünde baş aşağı sarkıttım.Özellikle gülleri bu şekilde kurutmak iyi sonuç veriyor , renklerini de koruyorlar. 10- 15 gün içerisinde kurutmak mümkün bu şekilde. Kurumuş gülleri sepet ve vazo içine koyabileceğiniz gibi cam kaplara koyarakta sergileyebilirsiniz.Ben aslında yağdanlık olarak satılan cam şişeyi kuru gülleri yerleştirerek değerlendirdim.

Gelin çiçeğimi yine sarkıtma yöntemiyle kurutmuştum. Beyaz renkler sarıya dönüştü. Ama bana göre güzelliğini hala yitirmedi.

Fırında Makarna ve Kekik

Önce kekikten başlayayım anlatmaya.Cumartesi pazardaydım . Ona, buna bakarken kalabalığın arasında, birden tezgah ilişti gözüme, üzerindeki herşey Antalya'dan gelmiş. Taze kekik , çeşit çeşit peynirler, tandır ekmeği, zeytin, baharatlar. Taze kekik bu hafta son dedi , satıcı. Haftaya kurusu gelir artık. Kilosu 25 YTL.Kokusu etrafı sarmış . Aldım tabii, hem taze yemek , hem de birazını kurutabilmek için.Eve döner dönmez bir tutam kekiği incecik doğrayıp , yeşil soğanla karıştırdım. Üzerine zeytinyağı, limon, çok az sulandırılmış sarımsak gezdirdim. Kekik salatası tatlansın diye beklerken, dolabımdan hiç eksik olmayan lor peynirimi biraz çörek otu ile karıştırıp kara ekmeğime sürdüm.

En sevdiğim minik domateslerle birlikte bir öğünlük tabağım iştah açıcı oldu. Aman benim iştahım açılmasın:) Biraz ot , biraz peynirle hemen doyuvereyim...
Kekik salatasıyla birlikte , mutfak saksısı maydanozları eşliğinde fırında makarna sofrada. Bizde sık sık pişer ve sevilerek tüketilir.Yapımı da pratik diyebilirim. Hem besleyici, hem de doyurucu bir yemek.Çocuklulara özellikle tavsiye ederim. Çünkü kızlar hiç reddetmez...

Malzemeler

• 350 gr fırında makarna
  
• 2 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri (miktarı artırabilirsiniz, ben fazla fazla koyuyorum)
  
• 1 çay bardağı zeytinyağı
• 5 adet yumurta
• 2 bardak süt
• tuz , karabiber
  

Yapılışı

1. Fırında makarna , iç boşluğu fazla olan iri makarnadır. Büyük marketlerde satılıyor. Makarnaları kırmadan suyunu çekene kadar(diri olacak şekilde) haşlayıp, üzerine bir miktar soğuk su dökerek kapağını kapatıp bir kenara koyun. Soğuyunca, makarnayı elekten geçirip tuz ve karabiber ekleyin.
2. Kare borcam tepsiye makarnaların yarısını elinizle düzelterek yayın.Üzerine zeytinyağının yarısını gezdirip, 1 subardağı veya daha fazla kaşar peynirini makarnaların üzerine ekleyin. Sonra makarnaların diğer yarısını düzelterek tepsiye yerleştirip, kalan yağ ve peynirleride üzerini kapatacak şekilde yayın. Makarnaların havaya kalkmadan düzgün bir şekilde yerleştirilmeleri önemli.
3. Tüm yumurtaları bir kaba kırıp , çatalla iyice karıştırın ve içine sütü katın.Bu karışımı makarnanın üzerine yavaş yavaş gezdirerek dökün. 200 C 'de üzeri kızarana kadar pişirin. Kare dilimlere bölerek servis yapın.
   

Bahçe Günlüğü 2

Bahçede heyecan verici süreç tüm hızıyla devam ediyor. Günbegün değişiklikler oluyor. Bu çok sevindirici bir durum :)

İşte vişne ağacı çiçeklendi. Kiraz ağacı henüz çiçek açmadı , yaprak dolu üzeri .

Minik elmalar hızla büyümekte. Kızlar sayıyor. 1,2, 3 , 4...minik elma.

Yaşasın sebze bahçesi iyiden iyiye yeşillendi. Neredeyse toprak gözükmeyecek. Arka bahçeye tamamen sebze ekildi.Haftaya bahçenin ıspanaklarını pişireceğim.

Tereler ...Henüz koparmaya kıyamıyorum. Ama tohuma kaçmadan hasat etmek lazım.

Dereotları...

14 adet mısır fidem var ve bunlar benim için çok önemli. Genetiği ile oynandığı için mısır ve ilgili hiç bir ürünü satın almıyorum. Aynı durum soya içinde geçerli.Mısır tohumlarını geçen yaz seyahatinde buldum ve sakladım. Bu mahsul güvenilir olacak.

Küçük iğde ağacının yaprakları okşanıyor...

Asma üç karış boyunda...Tam olarak tuttuğundan emin olmak için gelecek yazı beklemek gerekiyor.

İşte merakla beklediğim oldu: Su kabağı tohumu topraktan fışkırdı. Toprak kendisine verileni hiç reddetmiyor...Çok şükür.

Akdeniz Diyeti

Başlığa bakıp zayıflamak için yapılan bir diyet olduğunu düşünmeyin. Babam kendimi bildim bileli bu beslenme biçimini uyguluyor. Tabii "Akdeniz diyeti yapacağım" diye değil.Kendine özel oluşturduğu bir beslenme tarzı var. Günde bir öğünü yoğurtla geçiştirir. Sabah sofrasında mutlaka çiğ zeytinyağı bulunur. Akşam yemeği belki bir saat sürer.Yavaş yavaş hafif yeytinyağlı yemekleri tercih ederek günlük beslenmesini tamamlar.Öğün dışı istediğiniz kadar ısrar edin , yemez. Akdeniz diyeti Akdenizin özellikle zeytin ağacı yetiştirilen bölgelerinde görülen bir beslenme biçimidir. Zeytin ağaçlarıyla birlikte yaşayan insanlar yemeklerinde saf zeytinyağı kullanıp bol sebze tüketmekte ve bu geleneksel yemekleri yavaş yavaş tadını çıkararak yemektedir.Beslenmenin en temel özelliği yağ olarak saf zeytinyağının tercih edilmesi. Akdeniz tarzı beslenmenin önemi bu şekilde beslenen insanların hastalıklara karşı direncinin ortaya çıkmasından ve yaşam sürelerinin daha uzun olduğunun saptanmasından sonra artmıştır.

Akdeniz tipi beslenmeye göre günlük alınması gereken besinler , tüm sebzeler, tahıllar , kurubaklagiller, süt ve süt ürünleri, meyveler, yağ olarak zeytinyağı. Kesinlikle rafine edilmemiş doğal yiyecekler tercih edilerek haftada birkaç kere(burada birkaç 2 veya 3 'tür) balık veya kümes hayvanları , yumurta , tatlı(sütlü veya doğal malzemelerden üretilmiş tatlılar) tüketmek.Günlük tatlı ihtiyacı taze meyve ve kuru meyvelerden, bal , pekmez ve gerekirse rafine edilmemiş esmer şekerden sağlanmalı.
Akdeniz diyeti protein ağırlıklı değil de karbonhidrat ve sebze ağırlıklı beslenmeyi ön planda tutuyor. Akdeniz beslenme tipi zayıflamak için ugulanacak bir diyet değil yalnızca, yaşam kalitesini artırmak için, mükemmel sağlık için, mutlu hissedebilmek için tercih edilecek bir yaşam biçimi.
Not: Beslenme piramidi Komili sayfasından alınmıştır.

Zeytinyağlı İç Baklalı Enginar

Geçen Cuma arkadaşım evlendi. Kendisiyle 5 yaşından beri tanıştığımız için haliyle çok duygulandım. Çok çok güzel bir gelin olmuştu.Meslek seçimi ve evlilik kararı insan hayatının iki önemli dönüm noktası. Tüm evlilik törenlerinin bir kez yaşanmasını ve mutluluk getirmesini diliyorum. Evlilikle iç baklalı enginarın ne ilgisi var diyeceksiniz... Törenden eve dönerken Tansaş'a uğradım ve günlerdir aradığım iç baklayı görünce tazeliğine ve fiyatına bakmadan (kilosu 8 YTL) hemen aldım. İç bakla bana evliliğimin ilk günlerini hatırlattı. Ünye'deydik o zamanlar ve ben köylü pazarına giderdim. Teyzeler iri iri iç baklaları, içsiz bezelyeleri mayıs ayından itibaren getirmeye başlardı. Ben de Onları sıkıştırır taze mi , ne zaman topladınız diye soru yağmuruna tutardım.Tüm pazarı gezdikten sonra birinde karar kılıp alırdım. Şimdi bulduğumuza şükredip alıyoruz. Bakla ve enginar gibi iki güzel lezzeti dereotuyla biraraya getirmek muhteşem oluyor. Tarifi yine o zaman annemin defterinden kendi yemek defterime aktarmışım.
Malzemeler

• 500 gr iç bakla (400 gr. kullandım)
  
• 6 adet enginar (4 adet aldım)
• 1/2 bardak zeytinyağı (1 çay bardağı zeytinyağı kullandım)
• 4-5 dal dereotu (bir küçük demet kullandım)
• 1 baş soğan (1 orta boy soğan kullandım)
• 2 tatlı kaşığı şeker(1 kaşık kullandım)
  
• 1/2 limonun suyu (çeyrek limon suyu koydum)
  
• tuz
• 4-5 bardak su( 3 küçük su bardağı su koydum)
  

Yapılışı

1. Soğanı ufak parçalara doğrayıp, zeytinyağıyla birlikte tencereye koyup kapağını kapatın, biraz öldürüp sıcak suyu koyun.
2. Enginarları yıkayıp soğanlı suya ilave edip , tuz ve şeker ekleyip limon suyunu sıkın.
   
3. Enginarı çok az kaynattıktan sonra iç baklaları ekleyip tencerenin kapağını kapatarak bakla ve enginarlar yumuşayana kadar pişirin.
4. Yemeği piştiği kapta soğutun.
5. İnce doğranmış dereotu serpiştirin.
6. Servis yaparken tabağın kenarına taze ev yoğurdu ekleyin.
   

Peynirli Kek

Tarifi sağolsun Sevgili Sibel Suslu göndermiş. Dün mail kutumda gördüm ve sevindim. Çünkü o sırada bugün için Ayşe'nin okuldaki anneler günü kutlama merasimi için ne yapacağımı düşünüyordum. Besleyiciliğini ve sevileceğini göz önünde bulundurarak sabah aceleyle yaptım.İçim rahat bir şekilde okula götürdüm.Anneler Günü kutlaması çok duygulu, güzel geçti. Bu vesileyle tüm annelerin, annelerimizin hatırlanmasını diliyor sevgilerimi gönderiyorum.
Sevgili Sibel kabartma tozu paketinin arkasındaki tarifi kendine uyarlamış . Onun gönderdiği şekliyle tarif şöyle:
Malzemeler
3 adet köy yumurtası (mümkünse:)
1 su bardağı ev yapımı yoğurt
1 su bardağı en hakikisinden zeytinyağı:)
1,5 su bardağı tam buğday unu
1,5 su bardağı normal un
1 paket kabartma tozu
1 kase ufalanmış az yağlı beyaz peynir
1 demet ince kıyılmış maydonoz
Bolca susam
Yapılışı
* Fırın 175 dereceye ayarlanır, kare bir borcam yağlanıp bir kenarda bekletilir.
* Derin bir kapta mikserle yumurtalar köpürünceye dek çırpılır.
* Yoğurt ve yağ ilave edilip çırpmaya devam edilir.
* Ayrı bir kapta unlar ve kabartma tozu karıştırılır.
* Bu karışım sıvı karışıma azar azar ilave edilir.
* Peynir ve maydonoz eklenip bir kaşıkla karıştırılır.
* Karışım (biraz koyu kıvamlı bir karışım oluyor) tepsiye yayılıp üzeri düzeltilir.
* Bolca susam serpilir.
* Isınmış fırında 40 dk kadar pişirilir.

Afiyet olsun. Umarım beğenirsin.
Not: Ben bardak ölçüsü olarak küçük bir su bardağı kullandım, kare borcamla 16 dilim kek çıktı. Akşamdan yapıp üzerini örterek beklettim, sabah ısıtınca yeni yapılmış gibi oldu.

Işık ve sevgiyle;
Sibel Suslu

not:Tarifi aynen uyguladım ve kare borcamda yaptım. 16 dilim kek elde ettim.Tekrar teşekkürler paylaştığın için Sibel.

Elmalı Bisküvi

Günaydın güneş , günaydın tüm dünya. Güneşin doğuşunu seyrediyorum.Güneş ışınları penceremden içeri tatlı tatlı sızmaya başladı. Koskoca güzel bir gün beni bekliyor. Bugün yapmayı istediğim birçok iş için enerjim yerinde. Kızlarım biraz sonra uyanacak ve şarkı söylemeye başlayacak. Dünyanın en mutlu insanı olma peşindeyim. Mutluluk nedir? Öyle hissedebilmektir sadece. Allah'tan diliyorum, tüm günlerimiz mutlulukla dolsun...

Bu aralar elmalı birşey yapmam kaçınılmazdı. Dolabın sebze bölümünde belki bir aydır bekleyen amasya elmalarını ,kimse yemeye yanaşmayınca onları değerlendirmek gerekti. Tarifi ben bir gazete küpüründen kesmişim ve defter arasına koymuşum. Bazı değişiklikler yaptım tabii.Aslında biçimi dışında tüm tarif değişti diyebilirim:))Çünkü esas tarifin hamurunda yalnızca 250 gr margarin, un (göz kararı) ve şeker vardı. En önemlisi margarin yerine zeytinyağı kullanmak oldu. Birde malzemeyi iki katına çıkardım. Hem tepsim büyüktü ( 22*35 lik borcam dikdörtgen). Hem de 8 adet kullanılmayı bekleyen elmam vardı.
Malzemeler
Hamur malzemesi

• 1 yumurta
• 1 kaşık katı yoğurt
• 3 kaşık yoğurt suyu
• 1 çay bardağı şeker
• 2 çay bardağı zeytinyağı
• 1 limonun rendelenmiş kabuğu
• 1 paket vanilya
• 8 çay bardağı kepekli un

İçi : 4 adet elma, 3 kaşık şeker, tarçın : elmalar rendelenir şekerle birlikte suyunu çekene kadar pişirilir isteğe göre tarçın eklenir.

Yapılışı

Kızlar uyanıp şarkı söylemeye başladığı için kısaca yazıyorum:)
Sıvı olan hamur malzemelerini karıtırın. Şeker , limon kabuğu rendesi, vanilya ekleyin .Unu eleyerek koyun. Hamuru ikiye bölün. Yarısını 0,5 cm kalınlığında açıp , yağlı kağıt serilmiş tepsiye serin, üzerine elmalı içi yayın. Hamurun diğer yarısı ile üzerini kapatın. Hamurun üstünü çubuk yardımıyla sık sık delin. 175 C de pişirip , kare kare keserek servis yapın.

Bahçe Günlüğü 1

Bahçede heyecan verici süreç başladı. Ekilenler ve dikilenler büyüyüp mahsul verecek mi ?Toprak gübreli ve dinlenmiş. Bu sene bol yağışın bereketi var. Küçük elma ağacı çoktan çiçeklendi.Ispanak , semizotu ve maydonuz tohumlarının minik yeşil uçları toprak üstüne çıktı. Asma yaprak verdi. Bekleyip göreceğiz daha neler olacak...

Bu senenin mahsulu kilo ile ölçülebilecek galiba çünkü
çileklerin üzeri çiçek ve tomurcuk dolu :)

Pazardan alınan nanelerin alt yaprakları temizlenir (üst kısımda yaprak bırakılır), on gün kadar su içinde bekletilip köklendirilir. Köklenen nane fideleri saksı veya bahçeye dikilir. arsız bir bitki olduğu için tutmama olasılığı az ve çabucak büyüyor.

Domates fidesi.Öğrencim anneannesinden aldığı domates tohumlarını getirmişti. Tohumlar önce saksıya ekilip fide haline getirilecek sonra bu fideler bahçeye dikilecek. Henüz bu tohumlar fide haline gelemedi. Yukarıdaki fideyi köylü pazarından aldım.

Biber fideleri yine pazardan...

Salatalık fideleri ...

Kıska (küçük kuru soğan) ...Aktar yada baharatçılarda bulabirsiniz.Pazarda vardı. Yemeklerde de kullanılıyor. Çok derin olmamak şartıyla toprağa gömerseniz taze yeşil soğanınız hazır :) Evde saksı içinde iyi sonuç veriyor. Bence her mutfak saksısında olmalı...

Henüz 70 cm boyunda bebek ! badem ağacı..

Su kabağı(öndeki iriler) ve süs kabağı tohumları. Sevgili arkadaşım Şükran Hanım'ın hediyesi. Özenle toprağa ektim ve merakla çıkmalarını bekliyorum.