Salı, Mayıs 16, 2006
Çilekli Muhallebi
Muhallebinin çilekle bu kadar güzel olabileceğini bilmezdim. Denedim , öğrendim.Çilekleri şekerle suyunu bırakana kadar beklettikten sonra , bir iki taşım kaynatıp, soğumaya bırakıyorsunuz.
Diğer tarafta 1/2 lt süte , 2 kaşık dolusu pirinç unu, 4 kaşık esmer şeker ekleyip muhallebiyi pişiriyorsunuz. Kaselere önce çilekli sosu,çilek taneleriyle birlikte paylaştırıp , üstüne muhallebileri döküyorsunuz. Sosla ve çilekle süsleyip biraz buzdolabında bekletince çilekli dondurma gibi oluyor , tavsiye ederim.
Pazar, Mayıs 14, 2006
Annelerin Günü Bugün
Bu fotoğrafı, Doğu Karadeniz bölgesinde özellikle Rize ve çevresinde çay toplama zamanı sıklıkla görürsünüz.Önce şaşırırsınız , arkadan bakıldığında bir ot yığını yürümektedir. Sonra bu yığının iki büklüm olmuş bir kadın tarafından taşındığını anlarsınız. 10 yıl kadar önce Rize Ayder yaylasına gitmiştim. Buradan da Kaçkar Dağlarının eteklerinde bulunan en uç yaylaya tırmandık. Yürüyüş geniş bir patikadan yapılıyordu. Dönüşte yaylacılarla birlikte inişe geçtik.Baktım kadınlar sırtlarına iplerle yükleri bağlamışlar iki büklüm yürüyorlar. Bir grup delikanlı da ellerini kollarını sallayarak güle eğlene iniyor aşağı. Bu görüntü son derece dikkat çekiciydi. Sohbet ettiğim ve ağır yük taşıyan teyzenin, güle oynaya giden delikanlılardan birinin annesi olduğunu anlayınca kızdım ama teyzeye de birşey söylemedim.Delikanlının yanına yanaşıp , "neden annesine bu kadar yük taşıttığını , annesi onca yolu eziyetle inerken kendisinin böyle rahat rahat nasıl yürüyebildiğini" sordum. Verilen yanıta bakın: Erkeğin yük taşıması ayıp kabul edildiğinden, eğer annesinden bir kısım eşyayı alıp taşırsa toplum tarafından dışlanır dalga geçilirmiş. Erkek yük taşımaz, bahçede çalışmaz, çay toplamaz, çocuk bakmaz hele ev işi, yemek hiç yapmaz bunların hepsi ayıp peki ne yapar bu erkek...Bu hikayede öyle noktalar var ki erkeğide annesi yetiştiriyor deyip çıkamazsınız işin içinden. Türkiye' nin her yöresinde görülebilir durumlar bunlar.
Bu toplum anneye ve kadına değeri tam olarak gerçekleştirmiş midir? . Okumuş olsun olmasın kadın, hayatının bir noktasında, sadece kadın olduğu için hakaret , aşağılanma , şiddetle karşı karşıya kalmaktadır. Hergün medyada çoluk çocuk sokağa atılmış, gidecek yeri olmayan, parası olmayan annelere rastlıyoruz.Bütün bu gerçekler ve daha fazlası ortadayken anneler günü, yalnızca mutlu çocukların ve mutlu annelerin günüdür.
Karnı sarkmış, şaşkın , belki açlıkla belki yavrularına daha güvenli bir yer arama heyecanıyla ordan oraya koşturan kedi - köpek anneler insanların şerrinden korunmak için (genelde) gizlenmek zorundadır. Onlar da annedir , belki bazı insan annelerden daha fazla annedir. Onları da sevelim ve koruyalım.Tüm annelere saygı ve sevgilerimle...
Not : Fotoğraflar" Hürriyet gazetesi, 2005 in unutulmayan kareleri"
Salı, Mayıs 09, 2006
Afgan Mutfağı
Eşim geçen ay iş sebebiyle Afganistan / Kabil 'e bir yolculuk yaptı.Savaşın, yokluğun karşısında direnen insanları , doğunun şartlarını gerçekten merak ediyorduk. Eşime " yediğin içtiğin senin olsun , gördüklerini anlat " demedim. Orada neler yediğini de özellikle sordum.Yanlış anlaşılabilir diye bulunduğu sofraların fotoğraflarını çekmemiş. Ama kahvaltıda bile etli pilavın , köftenin ikram edildiğini söyledi.Sadece koyun etinden yapılan kebap ve bol baharatlı sebzeli pilavlar, misafiri en iyi şekilde ağırlama anlayışıyla her öğün sunulmuş .
Çantadan çıkanlar:Çok keskin kokulu bir baharat ki ben kimyon diye düşündüm önce. Ama bir kaç çeşit baharatın karışımıymış.Torba içerisinde olduğu halde koku eve yayıldı.Ağır baharat kokusuna alışık olmadığımdan hemen ağzı kapalı cam kavanoza koydum.
Artık Afgan'lıların usulünde demlediğimiz çayımıza bir tane kakule tohumu atıyoruz. Kakulenin Afgan mutfağında önemli bir yeri var. Çay -kahveye hoş koku verdiği gibi kurabiye, pilav ve çöreklerde kullanılıyor.Mine (teatime )'a bakınız.
Yemişler, kabuklu çam fıstığı, küçücük ama çok tatlı kuru incir, çekirdeksiz ve bizdekilerden farklı tada sahip kuru üzüm.
Safran çantadan çıkmadı buradan almıştım ama tahmin edeceğiniz gibi Afgan mutfağında iyi bir yere sahip, pahalı bir baharat...
Merak edip , iki tarif denedim;
Afgan Ekmeği (Nan-i Afghani)
Bu küçük ekmekler gerçekten lezzetli oldu.Sık sık denenebilir, çocuklarım da sevdi. 9-11 cm uzunluğunda oval şekilli ince ekmekler aslında geleneksel olarak tandırda pişiriliyormuş. Üzeri ise çatalla çiziliyor. Tarif şöyle:
Malzemeler
Kabil Pilavı (Quabeli Palau)
Pilavın en önemli özelliği baharatının bolluğu , kullanılan soğan miktarı da çok . Etin özellikle koyun -kuzu etinin fazla olduğu Afgan yemeklerinde sıvı yağ (mısır, zeytin, pamuk) kullanımı dikkatimi çekti.Ben et ve etsuyu hiç koymadım. Soğan miktarını da azalttım. Eh bu haliyle Afgan usulünden esinlenmiş farklı bir pilav çıktı ortaya tabii, ama orjinal baharat kullanımıyla geleneksel tadı yakalamaya çalıştım. Char masala pilav ve yemeklerde sıklıkla kullanılan Afganistan'a özgü bir baharat karışımı. Oldukça keskin kokulu.
Malzemeler
Geleneksel kıyafetler içerisinde Afganlı çocuklar...Afganistan 'a dair ve başkent Kabil 'le ilgili daha fazla fotoğraf için Photo Günce' ye bakabilirsiniz.
Çantadan çıkanlar:Çok keskin kokulu bir baharat ki ben kimyon diye düşündüm önce. Ama bir kaç çeşit baharatın karışımıymış.Torba içerisinde olduğu halde koku eve yayıldı.Ağır baharat kokusuna alışık olmadığımdan hemen ağzı kapalı cam kavanoza koydum.
Artık Afgan'lıların usulünde demlediğimiz çayımıza bir tane kakule tohumu atıyoruz. Kakulenin Afgan mutfağında önemli bir yeri var. Çay -kahveye hoş koku verdiği gibi kurabiye, pilav ve çöreklerde kullanılıyor.Mine (teatime )'a bakınız.
Yemişler, kabuklu çam fıstığı, küçücük ama çok tatlı kuru incir, çekirdeksiz ve bizdekilerden farklı tada sahip kuru üzüm.
Safran çantadan çıkmadı buradan almıştım ama tahmin edeceğiniz gibi Afgan mutfağında iyi bir yere sahip, pahalı bir baharat...
Merak edip , iki tarif denedim;
Afgan Ekmeği (Nan-i Afghani)
Bu küçük ekmekler gerçekten lezzetli oldu.Sık sık denenebilir, çocuklarım da sevdi. 9-11 cm uzunluğunda oval şekilli ince ekmekler aslında geleneksel olarak tandırda pişiriliyormuş. Üzeri ise çatalla çiziliyor. Tarif şöyle:
Malzemeler
- 1.5 su bardağı ılık su
- 7 gr. kuru maya
- 1 küp şeker
- 4 bardak un(tam buğday unu kullandım)
- 1/4 su bardağı zeytinyağı
- 1 yumurta sarısı
- üzerine serpiştirmek için çörek otu
- tuz
- Mayayı hamur kabına alıp 1.5 bardak suyun birazıyla ,şekeri ekleyip 10 dakika bekletin. Üzeri köpük köpük olup kabarınca, zeytinyağı katıp karıştırın.Un ve tuzu mayalı karışıma ekleyin.
- Kalan suyu da azar azar ekleyerek hamuru yoğurun gerekirse fazladan su ilave edin.Hafif ele yapışan bir hamur elde ettikten sonra 15 dakika dinlenmeye bırakın. Sonra tekrar yoğurun.Hamur elastik olunca üzerini kapatıp 1-1.5 saat mayalandırın.
- Mayalana hamuru 8 eşit parçaya bölüp , parçaları yuvarlayın.
- Her bir hamur topunu 9-10 cm uzunluğunda 1/2 cm kalınlığında oval şekil vererek açın.Üzerini çatalla çizin , yumurta sarısı sürüp, çörek otu serpiştirin. 190 derece fırında 25- 30 dakika pişirin.
Kabil Pilavı (Quabeli Palau)
Pilavın en önemli özelliği baharatının bolluğu , kullanılan soğan miktarı da çok . Etin özellikle koyun -kuzu etinin fazla olduğu Afgan yemeklerinde sıvı yağ (mısır, zeytin, pamuk) kullanımı dikkatimi çekti.Ben et ve etsuyu hiç koymadım. Soğan miktarını da azalttım. Eh bu haliyle Afgan usulünden esinlenmiş farklı bir pilav çıktı ortaya tabii, ama orjinal baharat kullanımıyla geleneksel tadı yakalamaya çalıştım. Char masala pilav ve yemeklerde sıklıkla kullanılan Afganistan'a özgü bir baharat karışımı. Oldukça keskin kokulu.
Malzemeler
- 2+1/2 su bardağı basmati pirinci
- 8 yemek kaşığı zeytinyağı
- 2 baş orta boy soğan
- doğranmış tavuk ya da koyun eti
- tuz , karabiber, kırmızı biber
- 2 adet havuç
- 120 gr kadarçekirdeksiz siyah üzüm
- 2 çay kaşığı char masala
- 1/2 - 1 çay kaşığı safran
- Basmati pirinci ılık suyla yarım saat ıslatın.
- Islattığınız pirinci birkaç kere yıkayarak beyaz suyunu akıtın. Tencereye ekleyin diğer malzemelerle birlikte kavurun .
- 2,5 su bardağı kaynar su koyup ağzını kapatın.Kısık ateşte suyunu çektirin.
- Tüm baharatlarla birlikte , safranı, tuzunu ve üzümleri ekleyin.
- Et eklemek isterseniz baharatlarla birlikte eti pişirip haşlanmış pirince karıştırıp demlendirin.
Geleneksel kıyafetler içerisinde Afganlı çocuklar...Afganistan 'a dair ve başkent Kabil 'le ilgili daha fazla fotoğraf için Photo Günce' ye bakabilirsiniz.
Perşembe, Mayıs 04, 2006
Patatesli Bakla
Geçen akşam , dolabımda bir yemeklik olmayacak miktarda bulunan baklayı patatesle pişirmeyi denedim, gerçekten lezzetli oldu. Bakla yemeğini dereotsuz düşünemediğim için , dereotunu bol bol kullandım. Sarımsak yiyebilenlere patatesli bakla yemeğinin üzerine sarımsaklı yoğurt gezdirmelerini şiddetle öneririm.
Malzemeler
- 300 gr bakla
- 2-3 orta boy patates
- 4-5 adet kiraz domates
- yarım su bardağı domates suyu
- 4 kaşık zeytinyağı
- 1 baş orta boy soğan
- 1 küçük demet dereotu
- Yeteri kadar tuz
Yapılışı
- Baklaları yıkayıp tıpkı yeşil fasulyede olduğu gibi ayıklayın, varsa kılçıklarını temizleyin.Patatesleri soyup kayık şeklinde doğrayın.
- Küçük küçük doğradığınız soğanları yağla birlikte tencereye alın ve tencerenin ağzını kapatarak kısık ateşte pişirin. Domates suyunu ekleyin, 1-2 taşım kaynatın. Baklaları iri değillerse bölmeden küçük domateslerle birlikte karışıma katın. Biraz pişirin. Patatesleri ekleyin. Pişmeye yakın ince doğradığınız dereotlarını koyun.Tuzunu ekleyin. Yemek piştikten sonra tencerenin ağzını açmayarak dinlenmeye bırakın.
Pazartesi, Mayıs 01, 2006
Satranç Pasta
Bugün eşimin doğum günü.Bana pasta yapmak için bir fırsat doğdu:)Satranç pasta çok orjinal, yıllar önce ilk defa bir yemek dergisinde görüp denemiştim, güzel olmuştu. Yalnız bu kez pastayı dikdörtgen prizması şeklinde yaptım.Cumartesi sabahı pandispanyaları pişirdim ve pastayı süsledim. Umduğumdan daha kısa sürede ortaya çıktı. Kutlamayı Pazar akşamı yaptığımız için , bugün yayınlayabiliyorum. Aynı pastayı Hatice (portakalağacı) daire şeklinde denemiş, buradan bakabilirsiniz.
Malzemeler
Pandispanya İçin
- 5 yumurta
- 5 ,5 kahve fincanı un
- 5 kahve fincanı şeker
- 1 fincan limon+su karışımı(yarım fincan limon suyu üzerine ılık su eklenerek 1 fincana tamamlanır)
- 1 kahve kaşığı kabartma tozu
- kakaolu pandispanya için 3 kaşık kakao
- kakolu pudingi tercih ettim siz farklı krema tarifleri deneyebilirsiniz
- 1,5 su bardağı süt
- 1,5 su bardağı su
- 5-6 kaşık dolusu şeker
- 4 kaşık dolusu buğday nişastası
- 4 kaşık (silme) kakao
Yapılışı
- Pandispanyaları hazırlamak için, yumurtaların beyazı ve sarısını ayrı ayrı çırpma kaplarına alın.Yumurta beyazlarını koyulaşana kadar çırpın, bir kenara koyun.Yumurta sarıları ile şekeri beyazlaşana kadar çırpın, limon+ su karışımını ekleyin, karıştırın.Çırpılarak katı hale getirilmiş yumurta beyazlarını ekleyin karıştırın.Unu ve kabartma tozunu eleyerek ekleyin ve kaşıkla karıştırın. Bu aşamada pandispanya hamurunu eşit olarak iki kaba bölün. Birine kakao ekleyin .Yağlanmış iki dikdörtgen kalıba(25 cm uzunluğunda borcam kalıp) kakaolu ve kakaosuz pandispanyaları dökün. Önceden ısıtılmış 175 C fırında pişirin. Kekler soğuyunca kalıptan çıkarın.
- Önce enlemesine ikiye sonra bu parçaları boylamasına 6 eşit şerit olarak kesin.şeritleri yarım su bardağı süt ile hafifçe ıslatın.
- Pişirdiğiniz kremayı şeritlerin birleşme yerlerine sürerek , şeritleri fotoğraftaki gibi yerleştirin ve birbirine yapıştırın. Üzerine kalan kremayı yayın.Pastayı 1-2 saat buzdolabında beklettikten sonra kurabiye kalıplarıyla marzipan hamurundan kestiğiniz parçalarla süsleyin.Birgece buzdolabında dinlendirdikten sonra ikram edin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)