Londra düşündüğümden daha kozmopolit bir şehir . Hintliler, Yahudiler, Araplar, Müslümanlar, Hıristiyanlar, Japonlar, Amerikalılar, Afrikalılar, çılgın gençler, şıklar, salaş görünümler, çok zenginler şehir sokaklarında ... Bu karmaşada kendi kişiliğinizi yitirmeden , özgürce varolabilirsiniz. Kurallarla işleyen bir hayatı yaşayan, saygılı ve kibar insanlar burada . Belki güneşi az gördüğünden gri ve sisli diye anılabilir ama , Londralılar içlerinde çok renkler barındırıyor. Bu şehirden sıkılmak imkansız.
İnsanın sevdiğiyle birlikte Londra sokaklarını adımlaması kadar eğlenceli ne var :)
Burası Covent Garden . Canlı , insanların kıpır kıpır olduğu bir yer.
Sokak göstericileri adım başı seyirci çekmeye çalışıyor. Önlerindeki kutuya birkaç pence atarak eğlenceye dahil olabilirsiniz.
İşte " Barbershop" show . Apple Market içinde ve çevresinde gitarıyla şarkı söyleyenler , opera ariası seslendirenlere rastlamak mümkün. West End bölgesi Londralıların eğlence ve kültür merkezi . Tiyatro salonları insanları mıknatıs gibi çekiyor. Agatha Cristie ' nin 60 yıldır gösterimde olan oyunu " The Mouse Trap " a gitmeyi isterdim. Ya da bir müzikal seyretmeyi...Yetişilemeyecek kadar çok olan sanatsal aktiviteden birine dahil olmayı...
18. Yüzyıldan bugüne gelen "Underground" Londralılara kalan en önemli miras olsa gerek. Bazı istasyonlar, 150 yıl öncesinin görünümünde adeta geçmişe yolculuk hissini veriyor. Metroda bile eğlenmek mümkün . Aniden birisi yerinden kalkıp harika bir dans gösterisi sunabilir .
İşte " British Museum" . Dünyanın en eski müzesi. 18. ve 19. yüzyıllarda , yani İngiltere'nin en güçlü olduğu zaman diliminde Kaptan Cook ,Lord Elgin , Lord Curzon gibi gezginlerin dünyanın dört bir yanından topladıkları hazineler sergilenmekte. Müze ücretsiz gezilebiliyor .
Özellikle firavun mumyaları , kedi mumyaları en ilgi çeken bölümdü benim için .
British Museum 'da , "Great Court" yani büyük avlu üzerini örten çatı gerçekten çok göz alıcı. Müzelerde sergilenen eserlerle ilgili kitap, hediyelik eşya satan mağazalar kolay ayrılamadığım yerler. British Museum hediyelik eşya mağazası görülmeye değer.
Çocukların Gezmesi Gereken Müze:Natural History Museum
Ne müthiş bir yapı ! İçeride sergilenen eserler ise çok daha etkileyici. Müzeye girerken çocuklar aileleriyle birlikte uzun bir sıra oluşturmuşlardı. Bahçesinde kitap satış yeri ve kelebek türlerinin toplandığı büyük bir çadır var. Burada çocuklar ve tabii ebeveynler kelebekleri gözlemleyebiliyor. Fosil ve taş kolleksiyonları ve gerçek boyutta dinazor, hayvan iskeletleri merak uyandırıyor.
National history Museum ücretsiz gezilebiliyor. Bizimde bir tabiat tarihi müzemiz var; Ankara'da MTA bahçesinde bulunan " Tabiat Tarihi Müzesi " her nedense yıllardır kapalı. Mahkeme kararıyla kapatılmış.
İşte tipik İngiliz evleri ! Kırmızı tuğla ile kaplanmış bitişik sıra evler. Ön ve arkada bulunan küçük bahçeleriyle özgün bir görünüme sahip. Siyah ferforje parmaklık , bahçe kapısı ve klasik aydınlatma ile tamamlanmış.
Böylesine hareketli ve yaşayan bir şehirde parklar dingin. Hyde Park, St. James's Park ve Regent' s Park. Son derece doğal , adeta kendi kendine oluşmuş gibi , ulu çınarlar, göletler, hayvanların serbetçe dolaştığı , betona yer verilmemiş yaya yolları, estetik ahşap banklar. Hiç çam ağacı görmedik, sanırım yetişmiyor. Park alanlarının tamamı Kraliçe 'ye aitmiş ve kendisi bir lütuf göstererek halkın kullanımına açmış. Belki de bu yüzden yüzyıllar boyunca bu devasa parklar korunabildi ve bakımlı kaldı.
Pahalı, klasik "Black Cab" . Geleneksel siyah taksilere sürücü olabilmek 2 yıllık bir eğitim gerektiriyormuş.Londra sokaklarının vazgeçilmezi ise bisikletliler. Pek çok insan bisiklet kullanıyor. Bisikletle ilgili satış yapan dükkan da çok fazla.Dümdüz pürüzsüz yollarda sürmek ve trafikte öncelikli olmak ne güzel !
Trafiğin soldan işlemesi alışık olmayanlar için ciddi bir sorun . Tehlike atlatmadık değil.Yayalar da soldan yürüyor.İngilizlerin kendilerinden taviz vermeyen yapılarının da bir göstergesi herhalde.
Buckingham Palace kapısı .
Geleneksel kıyafetiyle " Bagpipe " çalan bir İskoçyalı. Arkada " Thames " ve " London Eye" .
Madame Tussauds müzesi sadece balmumu heykellerden oluşmuyormuş .Pek önem vermemiştim ama eğlenceli bir yermiş.
Çarşamba, Eylül 30, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum var, siz de yazabilirsiniz:
Yorum Gönder